14 Mayıs 2009 Perşembe

Hesaplar -1 (mayıs ortası)




Son zamanlarda…

Sonu gelmez oldu zamanların. Mücadele , çaba , hedef üzerine odaklı yürüyüşler , yorgun adımları doğurdu. Ayakta kalabiliyor olmak en önemli hakikat gibi görünmekte. Her şey bir bir yıkılırken , bu kıyıma kayıtsız kalarak dik durabildikçe.
Sadece yol üzerinde bulunmaktan dolayı kendimize “ Savaşçı” dedik. Peki gerçektende , içinde olmak ; taraf olmak savaşı kazanmaya yeter mi ?
Tek düzelik , boş vermişlik , uyuşmalara sebepken zihinlerde ; ben burada “benzemeyeceğim onlara “ çığlıkları , kendimizin kontrolünü ele geçirmemizi sağlayabilecek mi?
Cam akvaryumlarda , oluşturduğumuz minyatür okyanuslar gibi kurtarılmış bölgelere çekilip . Bu yıkıma ait olmadan durup beklemek , bu yolu “can pahasına” göze alanlarla bizi denkleştirir mi?
Öğretmek,öğreten olmak yada öğretmen olmak hepsinin farklı anlamlarını öğrenirken burada yılmadan , istilalara karşı koymak , bayrak olmak cehaletin kararttığı zamanlarda. “ Savaşçı “ olmaya yeter mi? Güzel günleri yaşayabilme seceneği , yanlışların doğruyu erittiği suallerde çözmesi çok zor bir keşmekeş.
14 Mayıs 2009
Harran

2 yorum:

essenol dedi ki...

Üstadım ne güzel izah etmişsin meseleyi...
Hayatta başrolü oynayarak neticeyi doğrudan etkilemek mi? Yardımcı oyuncular olarak, esas oğlanın ve esas kızın gölgesinde kalarak kişiliği onlara bağlı yaşamak mı? Yoksa figüran olup filmin önemsiz bir sahnesinde, en dikkatli seyircinin bile zor farkedeceği bir anda vurularak filmden uzaklaşmak mı? Sanırım kararımızı verip harekete öyle geçmemiz gerekiyor.

SECKOW dedi ki...

Sorulara taze cevaplar beklerken... Yeni yeni sorucularımız oldu . Eyvallah abi

14 Mayıs 2009 Perşembe

Hesaplar -1 (mayıs ortası)




Son zamanlarda…

Sonu gelmez oldu zamanların. Mücadele , çaba , hedef üzerine odaklı yürüyüşler , yorgun adımları doğurdu. Ayakta kalabiliyor olmak en önemli hakikat gibi görünmekte. Her şey bir bir yıkılırken , bu kıyıma kayıtsız kalarak dik durabildikçe.
Sadece yol üzerinde bulunmaktan dolayı kendimize “ Savaşçı” dedik. Peki gerçektende , içinde olmak ; taraf olmak savaşı kazanmaya yeter mi ?
Tek düzelik , boş vermişlik , uyuşmalara sebepken zihinlerde ; ben burada “benzemeyeceğim onlara “ çığlıkları , kendimizin kontrolünü ele geçirmemizi sağlayabilecek mi?
Cam akvaryumlarda , oluşturduğumuz minyatür okyanuslar gibi kurtarılmış bölgelere çekilip . Bu yıkıma ait olmadan durup beklemek , bu yolu “can pahasına” göze alanlarla bizi denkleştirir mi?
Öğretmek,öğreten olmak yada öğretmen olmak hepsinin farklı anlamlarını öğrenirken burada yılmadan , istilalara karşı koymak , bayrak olmak cehaletin kararttığı zamanlarda. “ Savaşçı “ olmaya yeter mi? Güzel günleri yaşayabilme seceneği , yanlışların doğruyu erittiği suallerde çözmesi çok zor bir keşmekeş.
14 Mayıs 2009
Harran

2 yorum:

essenol dedi ki...

Üstadım ne güzel izah etmişsin meseleyi...
Hayatta başrolü oynayarak neticeyi doğrudan etkilemek mi? Yardımcı oyuncular olarak, esas oğlanın ve esas kızın gölgesinde kalarak kişiliği onlara bağlı yaşamak mı? Yoksa figüran olup filmin önemsiz bir sahnesinde, en dikkatli seyircinin bile zor farkedeceği bir anda vurularak filmden uzaklaşmak mı? Sanırım kararımızı verip harekete öyle geçmemiz gerekiyor.

SECKOW dedi ki...

Sorulara taze cevaplar beklerken... Yeni yeni sorucularımız oldu . Eyvallah abi